Alanya

Alanya
Alanya gece başka güzel

5 Nisan 2015 Pazar

Alanya'da Kış bitiyor yaşasın!!

Yaz' ın o kadar hızına ve rengine alışan, Alanya'da yaşayan bir insan tabiiki kışın hemen bitmesini istiyor. Alanya da kışlar sessiz olduğu kadar sıkıcıda geçiyor. Kışın otellerin kapalı olması Alanya nüfusunu yarı yarıya azaltıyor. Bu durum kışın sadece trafikteki rahatlama açısından faydalı oluyor:) Yazın tıklım tıklım olan sokaklar, sahiller, diskolar,barlar kısaca her yer, kışın tamamen terkedilmiş yerler oluyor. Sokaklar bomboş, yazın 11, 12 de başlayan gece hayatı kışın 8 de son buluyor. Otellerin açılmaya başladığı şu günlerde havalarında ısınmaya başlamasıyla kış hayatınında sona erecek olması insanı ister istemez mutlu ediyor...

Kış Turizmi

Alanya ve Kış Turizmi:

Yazların çok yoğun, çok hareketli yaşandığı Alanya'da kışlarda bir o kadar sessiz ve sakin. Bunda en büyün etki tabii Alanya'da denizin ve güneşin alternatifinin maalesef hala bulunamamış olmasıdır. Oysaki coğrafi yapı ve iklim olarak tam bir cennet olan Alanya bu duruma da bir çözüm bulmalıdır. Bu konuda ileriye dönük yapılan çalışmaların, en azından düşüncelerin olduğunu biliyoruz. Alanya'da Golf Turizmi, Sağlık Turizmi ve Kış(Kayak Turizmi) yapılabilecek seçeneklerden sadece bazıları. Bu konuda hızlı şekilde adımların atılması hem Alanya hemde ülke ekonomisine büyük katkı saglıyacaktır.

Alanya Yaylaları

Yörükler Diyarı Alanya:

Alanya  Turizmiyle meşhur olduğu kadar kendi içinde yaylaları ve yörükleriyle de meşhurdur. Alanya nın yerli halkı heryıl kış mevsiminin bitmeye başladığı mart nisan aylarında yaylalara çıkar. Bu çıkış 5-6 ay sürecektir her alanyalının yaylalada mutlaka bir meskeni vardır. Mart nisanda çıkılan yaylada Alanya dan havaların çok sıcak olduğu yaz aylarında bir kaçış olacaktır. yaylaya çıkanların çoğunun hayvanları veya yaylada uğraştığı bir işleri vardır. 5-6 ay süren yayla hayatı havaların soğumaya başladığı ekim, kasım aylarında geriye dönerek son bulmaktadır. Teknoloji ve ekonominin bu kadar iyi olmadığı eski dönemlerde gidiş gelişler sürülerle, at yada katırlarla yapılmaktaydı. Günümüzdeyse araçlarla günübirlikte gidilip gelinebilmekte. Alanya'nın başlıca yaylaları:
- Gedevet Yaylası,
- Gökbel Yaylası,
- Söbüçimen Yaylası
- Türktaş Yaylası,
- Dere türbelinas Yaylası Alanya yaylalarından sadece bazılarıdır.

Dünya Kenti Alanya

Alanya'nın Yabancıları:

Her ne kadar Alanya  altyapısıyla ve yaşam şartlarıyla maalesef bir dünya kenti olamasa da; Alanya da yaşayan yabancı sayısına ve çeşitliliğine bakıldığında tam bir dünya kentidir. Alanya belediyesi rakamlarına göre Alanya da yaşayan yabancı uyrukluların sayısı hergeçen gün artmak birlikte günümüz rakamlarına göre 25.000 civarı yerleşik yabancı bulunmakta. Bu nüfusun çoğu mülk edinmiş bir kısmıda kiralık konutlarda yaşamaktadır. Yabancıların çoğunluğunu Almanlar başta olmak üzere Alanya merkezde İskandinav uyruklularda yoğun olarak bulunmaktadır.Yine son dönemde Ruslarda Alanya bölgesine yoğun ilgi göstermektedirler. Alanyada yaşayan 45 farklı millet olduğu bilinmektedir. Avsallar ve Mahmutlar yine Alanyanın en yoğun yabancı yaşayan mahalleleri olarak dikkat çekmektedir.  

Alanya geceleri

Alanyada Gece Hayatı:


Alanyada güneşin batışı yeni bir yaşamın müjdesini veriyor ve gece yaşamı güneş yeniden doğuncaya kadar sürüyor... Barlar, diskotekler kendini genç hisseden herkesi ağırlıyor. Dans, müzik ve eğlencede sınır yok... Yerli ve yabancı müziğin yanı sıra, canlı müzik, disk jokeylerin seçtiği müzikler eşliğinde... Yerli ve yabancı içkiler bardaklardan taşıyor.. İskelede, çarşı içinde barların kapılarından en hızlısından en romantiğine kadar adım başı farklı bir müziğin sesi geliyor.Ortaçağ kalesinin görkemli surlarını aydınlatan sarı ışık, insanı alıp başka bir zaman boyutuna götürüyor... Alanya geceleri, insanların hayal gücü zorluyor.Ortam, Avrupanın herhangi bir kentinden farksız... Kimse kimse ile ilgilenmiyor... Herkes kendi hayatını yaşıyor... İsterse tek başına... Üstü açık otobüsler kent dışındaki diskoteklere ücretsiz servis yapıyor... Renkli ışıklarla donanmış tekneler denizde tur, teknedekiler göbek atıyor; kadehler yakamozların eşliğinde kalkıyor... Öte yandan geceyi çabuk bitirmek isteyenler sinemadan çıkmış, yatağa koşuyor... Çünkü ertesi sabah başka eğlenceler başlayacak ve biraz dinlenmek gerek.

Alanya Şalvarı


Alanya Şalvarı:




Yöresel kıyafetimiz şalvar, 6 köşeli kasket, yelek, ipek gömlek, ipek kuşak, yumurta topuk ayakkabı ve köstekli saatten oluşuyor. 'Arap Kızı' adı verilen ve pamuktan üretilen şalvar kumaşının da kışın sıcak, yazın serin tutan bu kumaştan yapılan şalvarlar daha kaliteli olduğu bilinmekte.

Alanya Meyveleri

Alanya Muzu:





Türkiye'de muzun ilk üretiminin Alanya'da yapıldığını bilinmektedir, Alanya muzunu marka haline getirmek için çalışmalar sürmektedir.
Alanya Muz Üreticileri Birliği Başkanı Hüseyin Güney, yaptığı açıklamada, muzun Türkiye'de sadece Anamur, Gazipaşa ve Alanya'da yetiştiğini ve Türkiye'nin yıllık muz üretiminin 180 bin ton civarında olduğunu, yıllık muz tüketiminin ise 500 bin tonu bulduğunu söyledi.
Yaklaşık 500 bin kişinin geçimini muz üretiminden temin ettiğini anlatan Güney, Alanya'da 9 bin dekarlık alanda yılda 70 bin ton muz üretildiğini bildirdi. Muz üretiminin büyük bölümünün açık alanda sürdüğünü kaydeden Güney, şunları söyledi:
''Muzda son yıllarda örtü altı üretim gittikçe artıyor. Alanya'da 7 bin dekar muz bahçesi, 2 bin dekar da muz serası var. Muz yetiştiriciliği son bir kaç yılda artış gösterdi. Bahçede muz yılda bir kez ürün veriyor ve burada yetişen muzun dal ağırlığı 15-20 kilogram civarında bulunuyor. Serada ise muzun bir dalı 50-60 kilograma ulaşıyor ve yılda iki kez ürün alınabiliyor.
Portakal:

Alanyada portakal' da en az Alanya muzu kadar yaygın bir meyvedir. Türkiyede Akdeniz bölgesine has bir meyve olan portakal 50 yıldır verilen türkiyenin en önemli festivallerinden olan Altın portakal film festivalinede adını vermektedir.

Alanya tatları


Gülüklü Çorba:



Alanyanın kendine has lezzeti olan Gülüklü çorba özellikle kış aylarında favori yiyeceklerden birisi.
Müşterilerine yöresel Alanya mutfağının en seçkin lezzetlerini sunan Esma Abla Ev Yemekleri, Gülüklü Çorba’da da oldukça iddialı. Mekanda hazırlanan Alanya Çorbası’nın içinde dana kıyma, pirinç, nohut, tavuk, kuru nane, tuz, karabiber, et suyu ve kemik suyu bulunuyor. Yanında el yapımı yufka ekmeği, turşu ve ülübü (börülce) piyazı ile servis edilen çorbanın fiyatıda oldukça uygun.


Göleviz Yemeği:

Göleviz Alanya ve Anamur arasında tüketilen sebzedir. Yumruludur, patatesi andırır.Pazardan aldığımız gölevizlerin kabuğu soyulur.Bıçakla doğranır ,doğranırken kırarak doğramaya dikkat edilir.Limonla ovulur ,limonda bekletilir(10 dakika), diğer taraftan soğan doğranır , yağ ile kavrulur ,salçalar ,sarımsak eklenir .Nohut ve göleviz eklenir (gölevizi eklemeden önce yıkayın) .Birkaç dakika karıştırılarak kavrulur.2-3 damla limon damlatın.suyunu, tuzunu ekleyin ,sebzesi pişince yemeğiniz olmuş demektir. Pişince aynı nohutlu patates yemeğine benzer. Afiyet olsun! z, karabiber, et suyu ve kemik suyu bulunuyor. Yanında el yapımı yufka ekmeği, turşu ve ülübü (börülce) piyazı ile servis edilen çorbanın fiyatıda oldukça uygun.


Seyir terası

Seyir terası


Seyir terası Alanya nın kuzeyinde yer alan yamacında yer alır. Hafta sonları piknikçilerin uğrak yeri olan teras, hafta içide özellikle gençlerin ve Alanyayı tepeden kuş bakışı görmek isteyen insanların geldiği bir yer. Teras Alanya ya gelenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biridir.

28 Mart 2015 Cumartesi

Yaz sezonu başlıyor..


2015 Yaz Sezonu Başlıyor:

Yaz sezonun başladığı şu günlerde tüm otelciler ve esnaflar son hazırlıklarını yaparken, her sezon olduğu gibi yine kriz söylentilerini oldukça sık duymaya başladık.Fakat durum bu kez biraz ciddi: Rusyada olan ekonomik kriz ve savaş ortamı maalesef Alanya yı oldukça yakından ilgilendiren bir konu. Peki Rusların ilgisini çekmeye çalışan bu kadar destinasyonun olduğu bir ortamda Alanya bu konuyla ilgili neler yapıyor? Sadece otelcilerin fiyat indirimine girmesi bu krizin atlatılmasında yeterli olacakmı? İyi senaryolarla bir milyon turist kaybı yaşanacağı öngörülmekte peki Rusya krizini fırsat olarak gören diğer pazar acenteleri bu kaybı telafi edebilecekmi? Bunlar maalesef henüz cevaplanamayan sorular. Cevaplanabilecek tek soru, her krizden en fazla etkilenen bölge olan alanya bu krizide mutlaka atlatacaktır. Fakat ne kadar kayıpla atlatılacak bekleyip görmek gerekir. Bu belkide birçok otelcinin ve esnafın sonu olacaktır. Eğer gerekli adımlar ivedilikle atılmazsa çok ciddi sonuçlar ortaya çıkacaktır.   

24 Mart 2015 Salı

Alanyanın Güzellikleri

Alanya Kalesi:






Alanya Kalesi, Alanya'nın simgelerinden en önemlisi olan kale. Denizden 250 metreye kadar yükselen yarımada üzerinde bulunur. Surlarının uzunluğu 6.5 kilometreyi bulur.
Kandeleri adıyla da bilinen Alanya yarımadasındaki yerleşim, Helenistik döneme kadar inmekle birlikte günümüze kalan tarihi dokusu 13. yüzyıl Selçuklu eseridir. Kale, 1221 yılında kenti alıp yeniden inşa ettiren Selçuklu Sultanı I.Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Kalenin 83 kulesi ve 140 burcu vardır. Ortaçağda surların içine yerleşmiş kentin su gereksinimi sağlamak üzere 1200'e yakın sarnıç yapılmıştır. Sarnıçların bir kısmı günümüzde de kullanılmaktadır. Surlar, planlı bir şekilde Ehmedek, İçkale, Adam Atacağı, Cilvarda burnu üstü, Arap Evliyası Basırcu ve Esat Burcu'nu inerek Tophane ve Tersane'yi geçip Kızılkule'de son bulacak şekilde inşa edilmiştir.
Yarımadanın zirvesinde açık alan müzesi olarak değerlendirilen İçkale bulunmaktadır. Sultan Alaeddin Keykubad sarayını burada yaptırmıştır. Kalede yerleşim günümüzde de sürmektedir. Taşıt trafiğine açıktır. Yürüyerek ise yaklaşık 1 saatte çıkılabilir. 


Kızıl Kule:





Kızıl Kule, Alanya Limanı'ndadır. Kentin sembolü olan sekizgen planlı yapı 13. Yüzyıl Selçuklu eseridir. 1226 yılında Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Kuykubad tarafından Sinop Kalesi'ni yapan Halepli yapı ustası Ebu Ali Reha el Kettani'ye yaptırılmıştır.
İnşaat sırasında belli bir yükseklikten sonra taş blokları kaldırmak güç olduğu için üst kısmı pişmiş kırmızı tuğlalarla yapılmış ve bu nedenle Kızılkule adını almıştır. Kule duvarlarında antik çağdan kalma mermer bloklar görülmektedir. Sekizgen planlı ve her bir duvarı 12.5 metre genişliğinde olan kulenin yüksekliği 33 metre, çapı 29 metredir. İçinde zemin dahil beş kat vardır. Kulenin üstüne yüksek aralıklı ve 85 basamaklı taş merdivenle çıkılır. Kulenin tepeden aldığı güneş ışığı birinci kata kadar ulaşır. Kulenin ortasında bir sarnıç bulunur.
Kulenin sağlamlığını arttırmak için harcında yumurta akı kullanılmıştır. Kırmızı rengini veren ise dış yüzeyine sürülmüş olan yumurta sarısıdır.

Kule denizden gelecek saldırılara karşı limanı ve tersaneyi korumak amacıyla yapılmış ve yüzyıllar boyunca askeri amaçla kullanılmıştır. 1950'li yıllarda onarılan kule 1979 yılında ziyarete açılarak birinci katı Alanya Etnografya Müzesi'ne dönüştürülmüştür.

Damlataş Mağarası:




Her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği Damkataş Mağarası:1948 yılında liman inşaatında kullanılmak üzere dinamitle taş çıkarılırken tesadüfen keşfedilen Damlataş Mağarası, Türkiye'nin turizme açılan ilk mağarası olarak biliniyor. 30 metre uzunluğunda ve 200 metrekarelik alanı kaplayan mağaradaki sarkıt ve dikitlerin M.Ö. 20-15 bin yılları arasında meydana geldiği sanılıyor. Sarkıtlardan yılın hemen her zamanı su damlaması nedeniyle mağara adını bu özelliğinden alıyor. Damlataş Mağarası'nın 760 milimetre hava basıncı, yaz-kış 22 derece olan sabit sıcaklığı, yüzde 95 nem oranı, karbondioksit, azot ve oksijen miktarı özellikle astım hastaları için uygun bir ortam oluşturuyor. Alanyaya gelince mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.

Dim Mağarası:




Dim Mağarası, Alanya'nın doğusunda, 1691 m. yüksekliğindeki Cebereis dağı'nın batı yamacında bulunur. Dim Mağarası otoparkının hemen ön kısmında, 232 m. aşağıda piknik alanı olarak kullanılan, tabanı çınar ağaçları, yamaçları çam ormanları ile kaplı bulunan Dim Çayı ve Dim Vadisi yer alır. Çevrede yaşayan insanlara Dim'li denilmektedir. Bu nedenle de mağaraya Dim Mağarası adı verilmiştir. Dim Mağarası'nın toplam uzunluğu 410 m. yatay ve yarıkuru mağara sınıfındadır. 360 metrelik bölümü ziyarete açıktır. Dört ana salondamağaranın gezi yolları boyunca en şahane değişken olup 10–15 m dir. Günümüzde tavandan yer yer su damlamaları ve dolayısı ile makarna sarkıtlar oluşmaktadır. Mağara, elektrik ile aydınlatılmaktadır. Ayrıca şehir elektriğinin kesilmesi durumuna karşı jeneratör de bulunmaktadır. Mağara içi sıcaklığı yıl içinde sabit olup, 18 C derecedir. Mağara içinde küçük havuzlar ve son bölümde 200 m2 yüzeyli, 2 metre derinlinde bir göl vardır ‎.Dim Mağarası İşletmesi 24 Ekim 2002 Tarihinde Uluslararası Turizme açık Mağaralar birliği ’nin “International Show Caves Association” (ISCA) üyeliğine kabul edilmiştir. Dim Mağarası, Türkiye’de özel teşebbüs tarafından turizme açılıp işletilen ilk mağaradır.

Dim Çayı:



Dim Çayı: Özellikle yaz aylarında Alanya'ya gelipte kavurucu şehir sıcağından kaçıp dim çayında buz gibi suyun içinde balık yemek bambaşka bir keyif. Alanya ilçesi sınırlarında yer alan, merkezden 6 kilometre uzaklıktaki çay.
  Toroslardan doğan çay yaklaşık 60 kilometrelik bir seyir izler. Bu seyrin son kısımlarına doğru Alanya ilçesinin turizminin hizmetine başlar. Yaz kış soğuk olan suyu özellikle yazın Akdeniz'in bunaltıcı sıcağından kaçmak isteyenler için ideal bir mekân teşkil eder. Paralel giden yola açılan pek çok lokanta ve çay bahçesi vardır. Ana yola yaklaşık 7-8 kilometre uzaklıktaki regülatörden sonra da bu lokantalar devam eder. Buradaki lokantaların ve piknik alanlarının bir bakıma ortak özelliği çay içine atılmış masalardır. Ancak mevcut baraj inşaatı nedeni ile çayın turistik amaçlı kullanımı gün be gün azalmaktadır. Çayın daha üst kısımları ise Rafting amaçlı kullanılmaktadır.D.S.İ tarafından çay üzerine sulama, içme suyu ve enerji amaçlı baraj inşa edilmiştir.

Sapadere Kanyonu:



Sapadere kanyonu, Alanya'nın, Sapadere köyünde yer alan Karstik oluşumlu kanyondur. Köyede adını veren Sapadere'nin oluşturduğu kanyonun uzunluğu 360 m, yüksekliği 400 m'dir. Kanyonun oluşumunda Kireçtaşı bloklarının kimyasal ayrışması etkilidir.Sapaderenin kanyondan çıktığı noktada, kanyonun tabanı çoşkun akan dere tarafından kapatılmıştır. İç kısımlara geçmek için yan duvarlara demir çubuklarla doğaya uyumlu 350 m uzunluğunda tahta köprü inşa edilmiştir. Altta akan suyun üzerinden geçtikten sonra kanyonun sonunda Şelale yer alır.Şelalenin döküldüğü yerde suları oldukca soğuk olan dev kazanı (doğal havuz) oluşmuştur.Yaz mevsiminde bu doğal havuzun soğuk sularında yüzülmektedir.
Yakın zamana kadar sadece çevre halkın bildiği kanyon, yerel yönetimlerin yaptığı tanıtım çalışmalarıyla turist çekmeye başlamıştır. Kanyon girişinde gelen misafirlerin temel ihtiyaçlarının karşılanabileceği yeme-içme mekanları vardır. Kanyonun uzaklığı Alanya'ya 44 km, Antalya'ya 179 km'dir.Antalya-Mersin yolu üzerinde Alanya'yı 24 km geçtikten sonra Demirtaş beldesine gelinir.Demirtaş beldesinden asfalt yol ile Sapadere köyüne gidilebilir.

20 Şubat 2015 Cuma

Turizmi ile Alanya

22 yıl önce henüz çocuk denilecek bir çağımda başladığım turizmde o günden bu güne her şey ne kadar hızlı değişti ve gelişti inanılmaz. Bu değişim ve gelişimler maalesef hep iyi yönlü olmadı. Oysaki o günlerde bu günleri görebilen işbilir büyüklerimiz olsaydı durum belkide bu gün çok farklı olurdu.
95 senesiydi henüz Alanya bugünkü Alanya nın dörtte biri kadar büyüktü. Trafik rahat, otel sayısı az, muz bahçeleri ve seraları binalar kaplamamıştı henüz. İnsanlar sorunsuzca istedikleri yere istedikleri saatte gidebiliyor, kimse kimseye karışmıyor ve rahatsız etmiyordu. O yıllarda turizmde parlak bir meslekti ve dolaysıyla cazibesi vardı! Otel sayısı az, çalışmak isteyenlerin sayısı çoktu. Patron elemanı seçebiliyordu o yıllarda. Her şey daha doğal ve daha samimiydi.  Peki ne oldu da bu günkü duruma gelindi?

Turizmin en parlak dönemini yaşadığı 90 yılların sonlarında her şey çok güzel giderken, her yıl turist sayıları artarken herkes günü yaşadı, bu yıl iyi kazandık seneye daha iyi olur inşallah dendi hep. Çünkü hiç bir kimse, işveren, çalışan Turizme bir endüstri gözüyle bakmıyordu. Hiç kimse 5 yıl sonra ne yapacağını nerede olacağını düşünmedi. En başta devlet ve yetkilileri turizmle ilgili geleceğe yönelik yeterli bir planlama yapamadı, çünkü uzmanlık bu işle ilgilenen olmadı.Her yıl turist sayıları katlanarak artarken, otel ve yatak sayılarına her yıl yenileri eklenirken hep yine anı yaşadı herkes. Turizmde yaşanan olumlu gelişmeler maalesef hep günü kurtarmak adına oldu. Sağlam temellere oturtulamadı geçen yıllarda. Standartlar hep çağın gerisinde kaldı. Turizmden gelen gelirlerde maalesef yatak sayılarına orantılı artmadı, yatak sayıları arttıkça fiyatlar düştü, realiteden uzak istatistiki verilerle avunduk durduk. Gelen müşteri sayısı arttı diye avunduk, durduk. Devlet tarafından bir düzenleme yapılmadığı için çok hızlı ve alt yapısız tesisleşti bölge. Resort turizminin yapıldığı bölgede plajı olmayan oteller, otoparkı olmayan binalar yapıldı. Yollar otopark oldu gidilecek yol kalmadı. Parası olan herkes otel yaptı hiç bir standart aramaksızın. Hiç sorulmadı bu değirmenin suyu nereden geliyor, nasıl dönecek bu değirmen diye. 6 ayda oteller yapıldı; Yapanın ve yaptıranın yeterliliği sorgulanmadı hiç. Otel binaları yapılırken sadece gelir hedeflenip, diğer alanlar göz ardı edildi.

Ve turizmin en büyük sorunu belkide çalışan, kalifiye eleman : Tüm bu gelişmeler yaşanırken herkes günü kurtarmaya çalışırken hiç kimse düşünmedi yarınımız ne olacak diye. Tesisler mevcut çalışanlarını korumadığı gibi bu konuda geleceğe dair hiçbir yatırımda yapılmadı. Bir zamanlar parlak cazibesi olan turizm mesleği, çalışanların gelir seviyesi, sosyal hakları, çalışma koşulları ve buna benzer sebepler mevcut kalifiye personelde yavaş yavaş koptu turizmden. Mesleki eğitim hep göz ardı edildi. Deneyimlerden faydalanmak yerine farklı yöntemler devreye girdi.
Bu gün gelinen noktaya bakıldığında işverenin elemanı seçebildiği günler geride kalmış gibi gözüküyor. Kalifeye elaman azlığı, orta sınıf çalışan elemanların daha iyi şartlarda ve daha iyi gelirle çalışma arzusu, özellikle Alanya bölgesinde kalifiye eleman bulma sıkıntısına yol açtı. Artık herkes bulduğu elemanı çalıştırmaya başladı, çalışmak isteyeceği elamanla değil. Durum o kadar kötüye gitmeye başladıki, işle hiç ilgisi olmayan sadece parası olduğu için otel sahibi olan patronlar, sadece birilerini tanıdığı için hiçbir eğitimi olmayan, yabancı dil bilgisi olmayan ve çağın çok gerisinden gelen Genel Müdürler, Departman Müdürleri çalışmaya başladı otellerde, paralelinde yeterliliği olmayan personel seçimi...Durum böyle olunca çalışanlar (elemen denilemeyecek boyutta) sadece günü kurtarmak için alındı. İşe alınan insanlar işi beğenmedi, işveren de işçiyi. Bütün bu olaylar olurken günümüz şartlarında en önemli turizm olgusu  misafir menuniyeti, hep ikinci planda tutuldu, hatta hiç tutulmadı. Böyle bir ortamda da zaten misafir memnuniyeti beklenemezdi. Çünkü işveren memnun değil, çalışan memnun değil ki misafir memnun olsun! Durum böyle olunca Alanya bölgesi en küçük krizlerden bile en çok etkilenen bölge oldu. Tesis dolulukları ve turizm gelirlerinde hep sonlarda kaldı. Oysa turizme ilk adım atan bölgelerin başındaydı Alanya hep en önde olmalıydı. Bir gün umarım birileri bu duruma bir dur der ve Alanya hak ettiği yere gelir turizmde.