95 senesiydi henüz Alanya bugünkü Alanya nın dörtte biri kadar büyüktü. Trafik rahat, otel sayısı az, muz bahçeleri ve seraları binalar kaplamamıştı henüz. İnsanlar sorunsuzca istedikleri yere istedikleri saatte gidebiliyor, kimse kimseye karışmıyor ve rahatsız etmiyordu. O yıllarda turizmde parlak bir meslekti ve dolaysıyla cazibesi vardı! Otel sayısı az, çalışmak isteyenlerin sayısı çoktu. Patron elemanı seçebiliyordu o yıllarda. Her şey daha doğal ve daha samimiydi. Peki ne oldu da bu günkü duruma gelindi?
Turizmin en parlak dönemini yaşadığı 90 yılların sonlarında her şey çok güzel giderken, her yıl turist sayıları artarken herkes günü yaşadı, bu yıl iyi kazandık seneye daha iyi olur inşallah dendi hep. Çünkü hiç bir kimse, işveren, çalışan Turizme bir endüstri gözüyle bakmıyordu. Hiç kimse 5 yıl sonra ne yapacağını nerede olacağını düşünmedi. En başta devlet ve yetkilileri turizmle ilgili geleceğe yönelik yeterli bir planlama yapamadı, çünkü uzmanlık bu işle ilgilenen olmadı.Her yıl turist sayıları katlanarak artarken, otel ve yatak sayılarına her yıl yenileri eklenirken hep yine anı yaşadı herkes. Turizmde yaşanan olumlu gelişmeler maalesef hep günü kurtarmak adına oldu. Sağlam temellere oturtulamadı geçen yıllarda. Standartlar hep çağın gerisinde kaldı. Turizmden gelen gelirlerde maalesef yatak sayılarına orantılı artmadı, yatak sayıları arttıkça fiyatlar düştü, realiteden uzak istatistiki verilerle avunduk durduk. Gelen müşteri sayısı arttı diye avunduk, durduk. Devlet tarafından bir düzenleme yapılmadığı için çok hızlı ve alt yapısız tesisleşti bölge. Resort turizminin yapıldığı bölgede plajı olmayan oteller, otoparkı olmayan binalar yapıldı. Yollar otopark oldu gidilecek yol kalmadı. Parası olan herkes otel yaptı hiç bir standart aramaksızın. Hiç sorulmadı bu değirmenin suyu nereden geliyor, nasıl dönecek bu değirmen diye. 6 ayda oteller yapıldı; Yapanın ve yaptıranın yeterliliği sorgulanmadı hiç. Otel binaları yapılırken sadece gelir hedeflenip, diğer alanlar göz ardı edildi.
Ve turizmin en büyük sorunu belkide çalışan, kalifiye eleman : Tüm bu gelişmeler yaşanırken herkes günü kurtarmaya çalışırken hiç kimse düşünmedi yarınımız ne olacak diye. Tesisler mevcut çalışanlarını korumadığı gibi bu konuda geleceğe dair hiçbir yatırımda yapılmadı. Bir zamanlar parlak cazibesi olan turizm mesleği, çalışanların gelir seviyesi, sosyal hakları, çalışma koşulları ve buna benzer sebepler mevcut kalifiye personelde yavaş yavaş koptu turizmden. Mesleki eğitim hep göz ardı edildi. Deneyimlerden faydalanmak yerine farklı yöntemler devreye girdi.
Bu gün gelinen noktaya bakıldığında işverenin elemanı seçebildiği günler geride kalmış gibi gözüküyor. Kalifeye elaman azlığı, orta sınıf çalışan elemanların daha iyi şartlarda ve daha iyi gelirle çalışma arzusu, özellikle Alanya bölgesinde kalifiye eleman bulma sıkıntısına yol açtı. Artık herkes bulduğu elemanı çalıştırmaya başladı, çalışmak isteyeceği elamanla değil. Durum o kadar kötüye gitmeye başladıki, işle hiç ilgisi olmayan sadece parası olduğu için otel sahibi olan patronlar, sadece birilerini tanıdığı için hiçbir eğitimi olmayan, yabancı dil bilgisi olmayan ve çağın çok gerisinden gelen Genel Müdürler, Departman Müdürleri çalışmaya başladı otellerde, paralelinde yeterliliği olmayan personel seçimi...Durum böyle olunca çalışanlar (elemen denilemeyecek boyutta) sadece günü kurtarmak için alındı. İşe alınan insanlar işi beğenmedi, işveren de işçiyi. Bütün bu olaylar olurken günümüz şartlarında en önemli turizm olgusu misafir menuniyeti, hep ikinci planda tutuldu, hatta hiç tutulmadı. Böyle bir ortamda da zaten misafir memnuniyeti beklenemezdi. Çünkü işveren memnun değil, çalışan memnun değil ki misafir memnun olsun! Durum böyle olunca Alanya bölgesi en küçük krizlerden bile en çok etkilenen bölge oldu. Tesis dolulukları ve turizm gelirlerinde hep sonlarda kaldı. Oysa turizme ilk adım atan bölgelerin başındaydı Alanya hep en önde olmalıydı. Bir gün umarım birileri bu duruma bir dur der ve Alanya hak ettiği yere gelir turizmde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder